Uzakdoğu’da ortaya çıkan ve pandeminin etkisi ile güçlenen canlı alışveriş uygulamalarını, yoğun satışların gerçekleşmesi beklenen Kasım – Aralık aylarında daha da çok duyacağız. Peki nedir bu canlı alışveriş?
Ülkemizde Live Shopping, canlı e-ticaret, shopable livestream gibi isimlerle de adlandırılan canlı alışveriş, televizyonlarda görmeye çok alıştığımız TeleShopping kanallarının internete uyarlanmış hali. Aynı pazarlama stratejisine de sahip. Ünlü/ünsüz sunucunun yaptığı tanıtım ile ürünü yakından görme inceleme imkanı, hemen satın alma özelliği, kısıtlı süreye ait fırsatlar ve indirimlerden kazanma heyecanı. Teleshopping’den farklarını ise yazının sonunda konuşacağız.
Canlı alışveriş aslında şaşırtıcı bir biçimde yeni bir kavram. İlk canlı yayın satışının Tick Tock da 2.2 milyon izleyici olan bir influencerın Aralık ayının 2020 yılında yaptığından medya tarafında bahsediliyor. Bu biraz doğallığında gelişen bu alışveriş deneyimi pandemiyi de etkisine alarak özellikle Uzakdoğu ve Amerika’da ciddi bir satış getirisi oluşturuyor. Coresight araştırma şirketinin verilerine göre dünyada, 2019 yılında, 60 Milyar Dolar düzeyinde online satış canlı yayın etkileşimiyle gerçekleşti. Rakamın önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağı tahmin ediliyor. Bu alana liderlik eden Çin’de, canlı yayın üzerinden alışveriş yapan kullanıcı sayısı 300 milyona ulaştı. Ülkede 1 Temmuz 2020’de gerçekleştirilen online alışveriş festivalinde canlı yayınlar üzerinden 500 Milyon Dolar tutarında alışveriş gerçekleştirilerek bu alanda bir rekora imza atıldı.
Hali hazırda canlı alışveriş facebook alışveriş ile ya da alışveriş uygulamaları ya da eticaret sitelerine ait entegre sistemlerle yapılabiliyor. Uzakdoğu’da Taobao Live, Kuaishou, JD, Red, Pinduoduo, Tencent Live, Glory Star gibi yüzlerce live shopping uygulaması, var, ve bunların herbiri farklı pazarlama köşelerini seçmiş durumda. Amerika da Popshop Live, Spin, Ntwrk, Bambuser, Mikmak, Buywith, Almanya’dan çıkan Yeay, Hindistan’da Bulbul, Pesopie de sayabileceğimiz diğer uygulamalar. Öte yandan tabi ki Amozon ve Google Shoploop uygulaması ile bu trendi yakalayanlardan.
Ülkemizde ise henüz makro bir trend haline gelmemiş olmakla birlikte, Vidyodan en yeni uygulamalardan. Öte yandan GittiGidiyor da bir çok ünlü-yarı ünlü isim ile Aralık 2020 de ilk canlı yayınını yaptığını biliyoruz. Merak edenler için facebook shooping uygulaması ile ilgili bilgileri buraya bırakıyorum.
Şu ana kadar sadece eticaret markaları da bu trende katılıyor değil, örneğin KitKat markası ya da Hilton Otelleri de bu canlı yayın – tele shoping in birleşmesi deneyimini pazarlama stratejilerine katıyorlar. Dolayısıyla canlı alışveriş uygulamasının sadece eticaret siteleri değil, tüketicileriyle ortak deneyimlerini arttırmak isteyen tüm markalara hitap edeceğe benziyor. Üstelik ülkemizde pek farkedilmese de sektörün büyüme hızını da unutmamak gerekiyor. Yine Coresight’ın araştırmasına göre Çin’de canlı yayın üzerinden alışveriş yapan kullanıcı sayısının 300 milyonu geçtiği, ve ülkede 1 Temmuz 2020’de online alışveriş festivalinde canlı yayınlar üzerinden 500 milyon dolar tutarında alışveriş yapıldığını hatırlatmak gerekiyor.
Son olarak canlı alışveriş özelliği ile teleshopingin ortak özelliklerinden bahsetmiştik, ancak dijitalleşme ve toplumsal dönüşüm konuşacaksak farklarından da bahsetmemiz gerekli. Öncelikle Canlı Yayın özelliği çok uzunca bir süredir sosyal ağlar tarafından kullanılmakta, bunun neredeyse “kendiliğinden” bir biçimde alışverişe döndüğünü görmek gerekiyor. Dolayısıyla teknolojiyi geliştiren bir toplumsallık var. Öte yandan Teleshopingdeki hiyerarşi canlı alışverişte azalıyor. Kullanıcı sorularını anında sorabiliyor, ekranda görünüyor, diğer insanlarla konuşabiliyor, dolayısıyla burada bir topluluk hali oluşuyor. Bu da alışveriş yapmanın “sosyal” de bir etkinlik olduğunu unutmamamızı sağlıyor, aynı zamanda medyanın da dönüşümü ile ilgili ipuçları veriyor.