Şirketi ilk kurduğumuz yıllarda pazarlama dünyasında bir qr kod heyecanı vardı. Zaman içerisinde kullanıcıların bu teknolojiye hazır olmadığına tanık olduk ve qr kodlar özellikle dijital pazarlama ve çapraz kampanyalardaki alanlarını sessizce yitirdiler. Pandeminin yarattığı “temassızlık” eğilimi ile birlikte qr kod kullanım alışkanlıkları da değişti. Tüketiciler qr koda alıştı, kurulum ve kullanım teknolojileri gelişti. Öyleyse şimdi sormamız gereken soru ise, qr kodların geri dönüşüne mi tanıklık ediyoruz? Gelin birlikte bu konuya bir bakalım.
QR, “Quick Response” (Çabuk Tepki) sözünün kısaltılması olan 2 boyutlu kod sistemidir. Basit bir sistem gibi görünse de qr kodların farkı yüksek oranda dataya depolamaları sayesinde bilgi aktarımında devrimsel bir katkılarının olmasıdır. Çabuk Tepki ismi ise, tam da bu nedenle yüksek veriye hızlı ulaşma özelliğine vurgu yapar.
QR kod 1994 yılında Toyota’nın alt bir kuruluşu olan Japon şirketi Denso Wave tarafından icat edildi. Otomotiv sektörüne özel üretilen ve Japon tüketicilerin bilgilenme ihtiyacından doğan bu yeni “barkod” sistemi çok kısa sürede endüstriye yayıldı ve Denso tarafından kısa bir süre sonra açık kaynak haline getirildi. Bu özgürlük sonucunda 2002 yılında Japonya da ilk mobil okuyuculu cep telefonu ortaya çıktı. QR kodların mobil dünyanın ilgisini çekmesi ise bulunmasından 18 yıl sonra oldu ve 2012 yılında endüstriyel tasarım dalında Good Design Ödülü’nü aldı. QR teknolojisinin altın çağı olarak adlandırabileceğimiz 2012 yılına geri döneceğiz.
QR kod nasıl çalışıyor diye baktığımızda ana özelliğinin URL kullanımı dahil, bilgiye erişim olarak adlandırıldığını söyleyebiliriz. QR kod ile internet sitenize, Youtube videonuza, Cloud’a yüklediğiniz bir dokümana, bir kişi ya da metine yönlendirme yapabilirsiniz. Bugün kendi qr’ınızı ücretsiz yapabileceğiniz bir çok araç da mevcut. QR Kod ücretsiz araçları ise başka bir yazının konusu.
Peki QR kodları pazarlamada nasıl kullanılıyor?
Bu konuda yaratıcı uygulamalardan örnek vermeden önce, QR kodların misyonunun altını çizmek gerekiyor. QR kodlar aslında fiziksel dünya ile dijital dünyayı birbirine bağlamanın en kolay yollarından biri olarak görünüyor ve bu anlamda açık alan da dahil olmak üzere çapraz kampanyalar için önemli bir araç. Tüketicilerle dijital bağ kurmak markaların en önemli misyonlarından bir tanesi ve o dijital datalar bugün çok çok değerli. Dolayısıyla markanızı tanıttığınız video, web sitesi, ya da crm datanıza katmak istediğiniz tüketici bilgileri için qr kod hızlı ve ilgi çekici bir uygulama olarak varlığını sürdürüyor.
Kimi yaratıcı QR kod uygulamalarına gelince, ürün üstü kullanımlar hiç kuşkusuz ki en çok sevilenlerden. Örgü kazaklar da, pastalar da dahil olmak üzere her türlü ürünün üstüne QR kod koymak mümkün. Tabi ki bu kodları yönlendirmenizin bir amacı olmalı, ürününüzü tanıtmak, bir kampanyaya destek istemek ya da basitçe indirim fırsatları oluşturmak. Öte yandan pandemiyle birlikte başlayan temassızlık eğilimi ile birlikte menülerde görmeye alıştığımız qr kodu, asansörlerde de görmek mümkün. İlginç kullanımlardan biri ise, 2012 yılında Göztepe – Karşıyaka maçında açılan qr kodlu pankart. Dünyada da ilk olan bu konu o dönem uzunca bir süre haber olmuştu. Ek olarak Newyork Central Park’ta ağaçlara işlenen qr kodlardan, uçakla üstünüzden geçtiğinizde taratabileceğiniz ağaçların diziliminden yapılmış qr kod uygulamaları. Bu konuda ilgi çekici kampanyaları buraya ve buraya mentionlıyorum.
QR Kodlar Geri mi Dönüyor?
Şimdi yazımızın ana sorusuna dönebiliriz. Bu bizi daha önce bahsettiğimiz 2012 yılına geri götürecek. 2012 yılında trendwatching.com mega trendlerden Point&Know (Göster – Öğren) eğiliminin yılı olacağını iddia ediyor ve şu soruyu soruyordu: “Peki 2012’de POINT & KNOW teknolojilerin büyük babası sayılabilecek olan QR kodlarının sonunda patlamasına şahit olacak mıyız? Şu anda akıllı telefonlar sağ olsun QR kodları her yerde ve tüketiciler de muhtemelen yavaş yavaş onlara alışmaya başlamış durumdalar.”
QR kodların patlamasına 2012 yılında şahit olmadık. Bugün ise bu patlamayı sağlayacak bir kaç nokta daha eklendi. Öncelikle hiç kuşkusuz teknoloji ilerledi ve mobil cihazların bir çoğu için qr kod taramak daha kolay hale geldi. Örneğin ios işletim sistemi qr okumayı fotoğraf okuma bölümünün bir parçası haline getirdi ve böylece tüketiciler ekstra bir uygulama indirmek zorunda kalmamaya başladı. Öte yandan en büyük etki ise pandemi ile oldu. Temassızlık eğilimini destekleyen qr kod özelliği neredeyse bütün restoranlara yayılarak tüketicilerin kullanımı zorunlu hale getirildi. Böylece daha öncesinde teknoloji meraklısı, iyi eğitimli ve genç kitlenin ilgi duyduğu qr biraz daha tabana yayılmış oldu. QR kodların bankacılık sistemine entegrasyonu ve regülasyonlar ise başka bir konu. Merkez Bankası henüz 2020 yılının Ağustos ayında bu regülasyonları tamamladı.
Son olarak: Uyarılar – Önlemler
QR kodların bu geri dönüşü ile birlikte öncelikle marketing tarafında bu kampanyaların kurgusu ve amacının çok net olması gerektiğini belirtmek gerekiyor. Diğer bölümü ise fiziksel olarak qr kodu okunabilecek alanlara koymak gibi teknik ayrıntılar ve tabi ki raporlama için doğru sistemlerin kurulmasını içeriyor. Diğer bir uyarı da güvenlik ile ilgili, çünkü qr kodların açık olarak kodlandığını, fiziksel ve dijital olarak değiştirilebileceğini unutmamak gerekiyor. Bu konuda yeni dolandırıcılık yöntemleri ile ilgili taze bir haberi buraya ekliyorum.
Bu açıdan bakıldığında bir konunun dolandırıcılığının yapılmaya başlanması yaygınlaşmasının göstergesi olarak bakılabilir. O zaman qr kodlar geri döndü diyebilir miyiz? Ne dersiniz?