Bu blogun düzenli okuyucuları bilir ki, “dijital dönüşüm ve toplumsal dönüşüm arasındaki ilişki” üzerine düşünmeyi ve tartışmayı çok seviyoruz. Eğer bu ilişki üzerine çok kabaca bir şey söyleceksek, toplumsallığın refleksivitesi hakkında olurdu.
İnsanlık genel olarak hatalarından öğreniyor. Burada modern uçuş teknolojilerinin ortaya çıkışının öncesinde bir asırın üstündeki sürede insanlığın zeplinlerle yaptığı kazaları hatırlayabiliriz. Tıpkı Zeplin kazaları sonrası uçuş yasalarının oluşturulması gibi bilgisayar teknolojilerinin ortaya çıkışı ile başlayan dijital dönüşüm çoğunlukla vahşi bir hızda ilerlerken, toplumsal dönüşüm ona refleksif cevaplar veriyor ve genellikle bu refleksif cevaplar hukuk yoluyla oluyor.
Hukuk alanının bahsedilen bu “vahşi hızda ilerlemeye” yetişip yetişemeyeceğini ve bu yasal çerçeve zemininin bu güne kadar ‘insanlığın ortaklaştığı değerler’den uzaklaşıp uzaklaşmayacağı çok uzun başka bir tartışma konusu, üstelik buraya başlı başına bir teknolojik devrim olan yapay zeka da eklendi.
Günümüze kadar gelişime baktığımızda bu “refleksivite”nin izlerini yaşananlardan çıkarabiliriz. Bu yazıda bu örnekleri görüyor olacağız.
1- Facebook- Cambridge Analytica Skandalı ve Davaları: 2014 yılında Facebook’un 50 milyon verisinin işlenmesiyle başlayan skandal ve buna bağlı sayısız dava tüm dünya üstünde ülkelerin de dahil olduğu en büyük hukuksal olaydır. Bugün konuştuğumuz “kişisel veri insan hakkıdır” kavramının temel alınmaya başlanması bu skandal ile olmuştur. Ülkemizdeki KVKK yasaları da bu skandal ve sonraki gelişmeler sonrası oluşturulmuştur. Skandal ile ilgili çok fazla yazıldı, ancak bir kaç boyutunu görmek için, mikro hedefleme açısından baktığımız bu yazıya bakabilirsiniz. Bu skandal aynı zamanda seçim ve demokrasi ile ilgili algılarımızın nasıl yönetilebileceğini de gösterdi. “Geleceğimizde Algoritma Demokrasisi Mi Var” sorusuna neden olan bu tartışma için ayrıca bu yazıya da bakabilirsiniz. En son olarak bu skandalı anlatan Great Hack belgeselini ve yazısını önereceğiz.
2- Hunter Moore Özel Görüntü Hırsızlığı Olayı ve Davası: Hunter Moore, 2010 yılında kurduğu “any one up?” isimli sitesinde kişilerin özel fotoğraflarını izinleri olmadan hatta ve hatta isimleri ve sosyal medya hesapları ile paylaşıyor. Bugün baktığımız zaman bu korkunç eylem nasıl olabilir diyeceğimiz skandalın sonucunda üstelik bu “özel” görselleri kurbanlarının mail adreslerinden çaldığı anlaşılıyor. Bunun kurbanlar açısından ne kadar korkunç olduğunu tahmin edersiniz, ancak Hunter Moore, bırakın ilgili görselleri kaldırmayı kurbanlarla dalga geçiyor ve açıkça “aptallıklarının bedelini ödediğini” söylüyor. Skandalın başında medyanın da tepkisi kurbanları suçlama yönünde. Uzun ve kahraman bir annenin iradesi ile ortaya çıkan davanın sonucunda iki önemli şey oluyor, birincisi özel fotoğraların internet yoluyla çalınması ve dağıtımı suç haline geliyor. (inanılmaz değil mi öncesinde öyle bir yasa yok) ikincisi ilk defa bir insana internete giriş yasaklanıyor. Hunter Moore davası çok önemli detayları barındırıyor bu konuda ki yazıma buradan bakabilir ve Netflix deki belgesini izleyebilirsiniz.
3- Downloadların Cezalandırılması ve Davası : ABD’de yaşayan Amerikan yerlisi Jammie Thomas-Rasset, RIAA tarafından 12 şarkıyı Kazaa ağında paylaştığı için bir mektup aldı.Mektupta Thomas-Rasset’ten mahkemeye çıkmaması için 5.000 dolar talep ediliyordu. Bunun sahte bir mektup olduğu sanılınca istenen yapılmadı ve olanlar oldu. Mahkemeye çıkan Thomas-Rasset, davayı kaybetti. RIAA, 222.000 dolar tazminat aldı. Hatta ücret 1.920.000 dolara yükseltildi. Yani şarkı başına tam 80.000 dolar! Thomas-Rasset yaptığı itirazla cezayı 54.000 dolara düşürmeyi başardı. Bu dava download ve sanat yapıtları arasındaki ilişkiyi tekrar belirlemeye büyük fayda sağladı. Bir sonraki davamız bu konuyu daha da ilerletecek ve bir sosyal ağın çöküşüne neden olacak.
4- Napster’ın Kapanması ve Sanat Yapıtlarının Korunması davaları : İnternet üzerinden şarkı paylaşmaya izin veren Napster’ta her şey bedavaydı. Hatta yayınlanmamış müzikler bile, ta ki bu durum Metallica’nın itirazına dek. Durum Metallica’nın davasıyla değişti. Metallica her şarkı yayını için minimum 100.000 dolar talep etti.Sonuç olarak Napster davayı kaybetti Metallica’nın şarkılarını hizmetin dışında tutmak ve bu müzikleri paylaşan 230.000 kişiyi engellemek zorunda kaldı. Napster, bu yaşananların ardından çok fazla ayakta kalamadı. Keza kişisel veriler gibi kişisel üretimlerin ve sanat yapıtlarının korunması çizgileri de bu davalar neticesinde oluşturuldu.
5- Microsoft İşletim Sisteminin Tekellik Davası: Bu yazının en eski davası olan Microsoft tekellik davası, 2000 lere gelirken bilgisayar ve teknoloji devlerinin birbiriyle ilişkilerinde yasal bir zeminin belirlenmesi olarak da görülebilir. Microsoft’un yazılım dünyasına hükmetmesi, 1990’ların sonunda ABD Adalet Bakanlığı’nı rahatsız etmeye başladı. Özellikle Internet Explorer’ın Windows ile birlikte gelmesi ve tarayıcınızı değiştirmenin çok kolay olmaması, Adalet Bakanlığı’nın dikkatini çeken konular arasındaydı.Tüm bu olanlar dünyanın en güçlü firmasıyla mücadele etmesi demek anlamına geliyordu. Gates’in yaşananlar sırasında basit ve kaçamak cevaplar vermesi dikkat çekmişti.
Sonuç olarak hakim Microsoft’tan yana karar vermedi ve firmanın iki farklı firmaya bölünmesine hükmetti. API’ların diğer firmalarla paylaşılması ve kaynak kodlarının üç devlet temsilcisine sağlanması da şart koşuldu.
Bu dava bazıları tarafından önemsiz gibi görünse de Mozilla, Apple ve Google gibi firmaların Microsoft ile rekabet edebilmesini sağladı. Bakanlığa göre Microsoft, işletim sistemindeki API’ları da Internet Explorer’dan yana kullanıyordu.