Giderek artan sosyal medya kullanımı, toplumdaki her bireye düşüncelerini paylaşabilme olanağı sunuyor. Bunu pozitif ve lehimize bir durum olarak görsek de; manipüle edici, provoke edici, yalan ve yanıltıcı bilginin yayılması açısından bakıldığında durum pek de iç açıcı değil!
Sosyal medyada yalan haber ve yanlış bilginin, “eğlence veya siyasi propaganda amacıyla” dolaşıma sokulduğunu düşünenlerin yanı sıra, yaşanan bilgi kirliliğinin “kötü niyetli kişiler tarafından kasıtlı yapıldığını” söyleyenler de var. Dünyada ve ülkemizde sosyal medya aracılığıyla yaşanan toplumsal, siyasi olaylara ve çeşitli terör olaylarına bakıldığında, üretilen bilgi kirliliğinin, propaganda amaçlı olduğu ve bu işin örgütlü bir şekilde, kitleleri harekete geçirmek, kamu düzenini bozmak ve zarar vermek amacıyla oluşturulduğu görülüyor.
Sosyal medyanın, kişisel hesaplardan anında yapılan paylaşımlar nedeniyle, haberin bireylere ulaşmasında zaman ve hız açısından avantajlı olduğu bilinse de; güvenilirlik, doğruluk, manipüle etme (Çıkarlar doğrultusunda yönlendirme) bilgiyi çarpıtma ve çevrimiçi radikalleşme konularında tehlike oluşturduğu su götürmez bir gerçek.
Bilen ile bilmeyen, iyi veya kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkın belirsizleştiği sosyal medya ortamlarında, popüler kültürün ve trendlerin etkisiyle paylaşım rüzgârına kapılan herkes; kaynağı bilinmeyen bilgilere, videolara, ses kayıtlarına ve haberlere, muhakeme etmeden inanıyor ve bunları düşünmeden paylaşıyor. Dolayısıyla da var olan bilgi kirliliğine hizmet etmiş oluyor. Bu yüzden yanlış haber, günümüzde mücadele edilmesi gereken ciddi sorunların başında geliyor.
Yanlış Haberler İle Mücadele.
Yanlış haberle mücadelede, her ne olursa olsun bilgiye kolayca ulaşmaya çalışmak değil, “doğru ve güvenilir bilgiye” ulaşmak için çabalamaktır. Peki, hangi bilgi doğru ve güvenilir, bunu nereden bileceğiz? Bunun için biraz zaman ayırmak ve önemli bazı kullanım alışkanlıkları edinmek gerekiyor.
Bir de bazı web siteleri parodi, reklam veya sahte haber yapma ve yayma amacıyla kuruluyor. Sosyal medyada zaten “troll” olarak adlandırılan, art niyetli kişi ya da grupların bu işe kendilerini adadıkları biliniyor. Yani, sadece yalan haberler ve resimler üretmek ve sosyal paylaşım ağlarında insanları yanıltmak ve yönlendirmek amacıyla çalışan pek çok insan var(!). Tek başına bu bilgiye sahip olmak bile, “Neden internet ortamında her bilgiye inanmamalıyız?” sorusunu cevaplamaya yetiyor.
İnternet Okuryazarlığı konusunda gerekli donanıma ve bilince sahip olunmadığı takdirde, İnternetteki yanlış ve yanıltıcı haber, resim ve videolara inanma ihtimali çok daha yüksek oluyor. Bütün bu sebeplerle, ancak iyi bir İnternet Okuryazarı İnternet ortamında karşılaştığı içerikleri analiz etmede, doğru ve yanlışı, erişilen içeriğin niteliği ve kalitesini ayırt etmede beceriklidir.
Öncelikle “Eleştirel bir bakış açısı edinmek”, “doğrulanmamış bilgileri paylaşmamak”, özellikle sosyal medyada karşılaşılan “bilgilere sağlıklı bir şüphe ile yaklaşmak” ve “bilgiye ulaşılan kaynaklar hakkında fikir sahibi olmak” yanlış haberle mücadele kapsamında yapılması gerekenlerin başında geliyor. Bunlara ilaveten paylaşım yapmadan önce “genel bir araştırma yapmak ve ulaşılan bilgileri en az 3 farklı güvenilir kaynaktan teyit etmek” de doğru bilgiye ulaşmanın olmazsa olmazını oluşturuyor. Örneğin, TinEye ve Google Tersinden Görsel Arama araçları ile bir fotoğrafın ne zamana ait olduğu ve daha önce yayınlanıp yayınlanmadığı bilgisine erişmek mümkün.
Doğru bilgilere ulaşmak dileği ile…