Nedir bu Cambridge Analytica’cılık?

Sakinlik ve problem çözücü olma özellikleriyle öne çıkan sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun pek de alışık olmadığımız biçimde büyük harfle uyarı yaptığı tweetinin ardından konuşulan “Cambridge Analytica” skandalı nedir? Büyük harfle uyarı yapacak kadar önemli bi konu mu? Gelin birlikte bakalım.

2015 yılında yapılan ve hepimizi şok eden Cambridge Analytica skandalı, kullanıcıların önüne düşen ve 2-5 dolar karşılığında doldurmaları istenen bir anket ile başladı. Bu anketi doldurmak da sorun yoktu, 270.000 kişi de bu anketi doldurdu, sorun bu ödemeyi almak için “facebook ile kayıt” yapılması ile başlıyordu. Facebook ile kayıt yapıldığında ise sadece kendinizin değil tüm arkadaş çevrenizin kişisel bilgilerinin işlenmesine izin veriyordunuz ve bu o dönem için yasal bir uygulama idi. Bu kişisel bilgiler coğrafi konum, yaş, cinsiyet, beğeniler dahil olmak üzere sizin kişisel ve düşünsel profillenmenize sebep verecek detayları içeriyordu. Böylece Cambridge Analytica, 87 milyonun üstünde kişinin profiline sahip oldu. Amerika’da 250 milyonun biraz üstünde internet kullanıcısı olduğunu düşünürseniz, bu her 3 internet kullanıcısından birinin mikro hedeflemeye maruz kaldığını söyleyebiliriz. Ne kadar büyük bir güç!

Peki bu güç nasıl kullanıldı? Elimizde maalesef hala detaylı sonuç analizi yok, ama Trump ve dijital ekibinin seçimlerde aşağıdakileri yaptığı konusu netleşmiş gibi:

  • Trump’ın tüm konuşma ve mesajlarını ellerindeki veri setleriyle insanların kişilik, davranış ve ihtiyaçlarına göre hazırladılar.
  • Politik mesajları test ettiler. “İslam’ın bu ülkede yeri yok” gibi radikal bi söylemi haberleştirip, profil tepkilerine baktılar.
  • Etkili yalanlar üretip, yaydılar. “Göçmenlerin ülkemize maliyeti askeri harcamalarımızın üstünde..” gibi.
  • 17 eyalette her gün ellerindeki profillerin kişiliğine göre şekillendirilen ve sadece o kişiye gösterilen Trump yanlısı paylaşımlar ve anketler yaptılar. Bazen anketleri dolduranlara para verdiler.
  • Trump’a asla oy vermeyecek Miami’deki siyahlara, onları sandığa gitmekten alıkoyacak haberleri (örneğin: Clinton aleyhinde) gösterdiler. Bu sayede seçime katılımı bölgede %7-8 etkilediler.
  • Trump’ın konuşmalarından parçaları tarafların beklentilerine uyacak şekilde bir kısmını sağcılara bir kısmını liberallere gösterdiler.
  • Ellerindeki verilere göre iki parti arasında kalan kararsızları ve ikna edilebilecekleri tespit edip, onlara yoğunlaşan reklamlar yaptılar.
  • Aynı mahalledeki az eğitimli, fakir, aktif insanları belirlediler. Sonra bunlara hoşlanmayacakları haberleri verip, karşıt statüdeki insanlarla kavga ettirdiler vb. (kaynak)

Bu bilinçli profilleme aslında şu demek: İnternette geçirdiğiniz tüm sürede size bir at gözlüğü takılıyor. Çevrenize bir bakın sürekli aynı tür haberleri almaktan ajite olmuş, radikalleşmiş insanlar görecek misiniz? Bu at gözlüğü ve demokrasinin geleceği çok yakından ilişkili ve sadece mikro hedefleme değil algoritmanın yapısı ile de ilgili, bu konuda bir giriş yazısı için buraya tıklayabilirsiniz.

Dijital dünyada yaptığımız tüm hareketlerin sonucunu algoritma belirliyor. İşte tam da bu “sonuç” belirleme noktasının, bir at gözlüğü işlevi gördüğü ise 2015 yılında patlayan Cambridge Analytica skandalından beri tartışılan çok önemli bir konu. Bu konuyu biz henüz yeterince konuşamadık. Analytica skandalı ile, Aralık 2015’de Facebook’un 50 milyon verisinin çalınması ve psikolojik profil oluşturmak için kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Bu psikolojik profiller algoritma sayesinde dijitalde göreceğiniz tüm haberleri belirliyor, hatta -daha şeytani olanı- sizin psikolojik özelliklerinize göre size istenilen tepkiyi vermeniz için gereken özel içerikler görmenizi sağlıyordu. Bu fırsatla benim gibi dijitalleşme ve toplumsal değişim konularına ilgi duyanlar için, bu konuda üç güzel belgesel önereyim, birincisi kendisi de tartışmalar yaratan Dark.net, ikincisi bu skandalı anlatan Great Hack, ve tabi ki Facebook Dilemma.

Konumuza dönersek, dijitalde kullanıcıların verileri ile toplumsal dönüşüme müdahale edilmesinin açığa çıkması ile belki de günümüzün en önemli sorusu soruldu: bilimin ve teknolojinin gücünü arkasına alan bu dijital manipulasyondan hangi toplumsal olaylar etkilendi, hala da etkileniyor mu? Hemen aklımıza Trump’ın seçim sonuçları ve Bretix gelecektir, konunun daha büyük olduğunu ve bir çok Dünya ülkesinin uzun bir dönem seçimlerinin bu yöntemden etkilendiğini söylesem sizlere? Aklınıza bizim ülkemizdeki seçimler de gelir mi bilemem, ancak bu konu gündelik yaşam pratiklerimizi hatta gelecekte çocuklarımızın özgürce yaşama ve ifade etmek hakkının önünde en büyük engel gibi görünüyor.

Trump Nasıl Cambridge Analytica’cılık Yaptı?

Profillemenin bu yapısı ve yöntemi ile toplumsal ayrışmanın birinci adımını gerçekleştirdi. Yani algı dünyanız çeşitli haberlerle belirlendi ve siz çeşitli yöntemlerle haklılığınıza inandırıldınız. Yukarıda Trump’ın yaptığı uygulamada en son madde herhalde en iyi örnektir bu duruma: Aynı mahalledeki az eğitimli, fakir ve aktif insanların belirlenmesi ve hoşlanmayacakları haberler sunulması.

Toplumsal ayrışmanın ikinci adımı ise, kullanıcılara kendi görüşlerinin toplumda başka insanların da aynı görüşü savunduğu duygusu ile birlikte verilmesi. Böylece kullanıcı toplumda yalnız olmadığını hissediyor. Bu duygunun sonuçlarından biri de hiç kuşkusuz Amerika’daki Kongre Binası baskınıdır. Bütün dünyanın sizi anlamadığı, az sayıda “kahramanla” birlikte insanları gerçeklere çağırdığınız duygusundan güçlü çok az duygu vardır değil mi? Artık harekete geçmeye hazır bir kitleniz var.

Üçüncü adım ise toplumun diğer seslerinin üstünde baskı kurulması. Sosyal medyada sesiniz çok çıkıyorsa toplumda da güçlü olduğunuzu sanabilirsiniz değil mi? Bu konuda tek örnek vereceğim: “Asch Uyum Deneyi”. Bu deneyde çok basit bir soru tüm katılımcılara sorulur. En uzun çubuk hangisidir ve kulanıcı kendisi dışında herkesin yanlış söyleyeceği bir test ortamına alınır. Sonuç şaşırtıcıdır. Kullanıcıların 4de 3’ü göz göre göre, tüm grup yanlış söylediği için yanlış olanı söylemeyi seçer. Asch Uyum Deneyinin detayları için buraya bakabilirsiniz.

Analytica’cılık Size Seçim Kazandırır Mı?

Zor bir soru, ama kazandırdığı kimi Afrika ülkeleri olduğu, Trump ve Bretix etkisi konuşuluyor. Dolayısıyla DEEP FAKE gibi teknolojik özelliklerle yapılan seçime az kala yapılacak yalan propagandaların toplumsal uygun sinir uçlarına dokunursa, seçim anına bir müdahale değil, ama seçim öncesi toplumsal mühendislik çalışması olacaktır.

Ülkemizi seçime kalan bu son günlerde, seçimin huzurla geçmesini, ülkemizi yaşanan zor süreçten çıkartmasını diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top