Biraz yaşı olanlar bütün ailenin tek televizyonun etrafında toplandığı zamanları hatırlar. Hafta sonları ve akşamları yaşamın odak noktası olan bu ekran, cazibesini daha küçük, enerjik ve esnek kardeşlerine kaptırmaya devam ediyor. Peki, biz bu duruma ne kadar hazırız?
Post modern çağ ile ilgili en çok söylenen tanımlardan bir tanesi; “parçalılık” yani hayatın fragmanlar şeklinde yaşanması. Birbirinden neredeyse bağımsız, parçalı hikayelerin içinden geçiyoruz. Hiçbirimiz – birlikte tek bir yöne bakmıyoruz; küçük ekranlar edindik, kafamızı eğip kendimiz bir medya haline gelirken, kendi medyamızı da kendimiz seçiyoruz, -en azından seçtiğimize inanıyoruz.
Çoklu ekranlı yaşam, sadece televizyon izlerken cep telefonundan tweet atmak değil, iletişim kurduğun ekran sayısının ve bizimle kurdukları ilişkinin artmasıdır. Laptoplarımız, cep telefonlarımız, akıllı televizyonlar, tabletler, mağaza kioskları, Peki bu çok ekranlı yaşama hazır mıydık? Yoksa son 30 yılın baş döndüren teknolojik yükselişinde alışkanlıklarımız bilinçsizce değişiyor mu? Bu zor sorulara pazarlama iletişimi açısından bakmaya çalışalım.
Önce reklam vardı.
1900’lü yılların başında reklamın yükselişi endüstriyel üretimin sonucuydu, iletişim araçlarındaki artış iletişim biçimlerinin de artmasının ana nedenlerinden biri oldu. Şimdi buna benzer bir dönüşüm daha yaşanıyor. 1900’lerde gazete, radyo ve nihayetinde televizyonla güçlenen reklam araçları reklam biçimlerini artırıyor ve her yeni gelen daha yüksek ilgiyi alıyor. Başka bir değişle, teknoloji yükseldikçe ekranlar artıyor, ekranlar iletişim biçimlerini değiştiriyor.
2017’de küresel ölçekte dijitalin televizyonu geçerek en büyük mecra konumuna ulaştığını biliyoruz. İçerdiği yeni etkileşim modeli ile bu liderliğin devam edeceğini öngörebiliriz. IAB Türkiye’nin verilerine göre dijital pazar 2018’de, 2017’ye oranla yüzde 14,2 oranında artarak 2,47 milyar TL’ye ulaştı. İnternette geçirilen süre ise 2 saat 46 dakika ile 3 saati aşan kullanım oranı olan televizyonu yakalamak üzere.
Hatırlama süreleri düşüyor. Tek kampanya çok ekran stratejisi güçleniyor.
Öte yandan, Ipsos tarafından gerçekleştirilen AdWatch Araştırması 2018 sonuçlarına göre televizyon reklamlarının hatırlanma oranları düşüyor. Araştırma sonuçlarına genel olarak bakıldığında öne çıkan nokta, hatırlanan reklam sayısının tıpkı bir önceki yıl gibi düşmeye devam etmesi, buna paralel olarak kaliteli reklam hatırlanma sayısı da geriliyor.
Pazarlama iletişimi açısından bu durumun bir etkisi daha iyi kreatif üretmenin öneminin ortaya çıkması. Bir diğer yönü ise tek kampanya çoklu ekran stratejisinin güçlenmesi. Her kampanya artık çeşitli ekranlarda uygulanabilir olarak üretilmek zorunda. Bu konuda Ipsos’un araştırmaları da yol gösterici.
Özetle; markaların yeni iletişim araçlarıyla ilişkisine baktığımızda, veriler bize, pazarlama iletişimi sepetimizi, çeşitli iletişim araçları ile doldurmamızı ve bu sepetin içindekileri ana mesajı destekleyen mesajlar ile birbirine bağlamamız gerektiğini gösteriyor.
Markalar buna ne kadar hazır, bu da başka bir tartışma konusu.