Son günlerde sosyal medyada sıklıkla duyduğumuz bu terimi gelin birlikte irdeleyelim. İptal kültürünün başka isimleri de var: kimlik siyaseti, linç, eleştirel ırk kuramı veya bazı Afrikalı-Amerikalı aktivistlerin tercih ettiği gibi woke.
İptal kültürü, tanınmış kişi ya da kurumların toplumun bir kısmı tarafından kabul görmeyen davranışları sebebiyle sosyal medya platformları üzerinden geniş kitlelerce yapılan gücü elinden alma girişimidir. Genellikle feminizm, çok kültürlülük ve sivil haklar gibi sosyal olarak ilerlemeci fikirlere aykırı tutum sergileyen kişiler hedef alınır. Çeşitli boykot, hakaret, tehdit vb. hareketlerle günler süren girişimler; sorumlunun özür dilemesi, istifa etmesi, cezalandırılması gibi somut geri bildirimler alınana dek devam edebilir.
Bu kültürün en acımasız yanıysa istenilmeyen davranışta bulunan kişinin sonsuza dek cezalandırılmasının istenmesidir. Bağlı olunan kurumlar, işbirlikleri ve yakın çevre merceğe alınarak söz konusu hedef, kalan yaşamında iptal edilmek istenir. İlk olarak 20. yüzyılın sonlarında politik doğruculuk akımını savunan aktivistleri tanımlamak amacıyla kullanılan sosyal adalet savaşçısı (social justice warrior) tabiri pozitif anlamını yitirerek, aktif bir şekilde iptal kültürünün katılımcısı olan bireyleri aşağılamak için kullanılmaya başlandı. Yargı sistemine güvensizlik iptal kültürünün oluşumundaki en büyük etken olarak görülmektedir. Adalet sisteminden istedikleri etkiyi alamayan bireyler kendilerini sosyal medya platformları aracılığıyla ifade ederek toplumsal adaleti sağlamak istemektedirler. Her ne kadar kişilerin gerici davranışlarda bulunmadan önce iki kere düşünmesine neden olsa da ne yazık ki belirli bir sistemi ve denetleyicisi olmayan bu hareket suistimale oldukça açıktır. Doğru olmayan ve çarpıtılan bilgiler botlar yardımıyla kolaylıkla geniş kitlelere dağıtılabilir ve sessizlerin sesi olma umuduyla çıkılan bu yolda yargısız infaz ve siber zorbalık yapılabilir.
Yaşadığımız toplumun refahını, kalkınmasını ve gelişmesini kendimize dert edinmiş bireyler olarak aradaki çizgiyi korumamız çok önemli. Karşı gelmek istediğimiz bir yanlış gördüğümüzde herhangi bir aksiyon almadan önce mevcut durumu detaylıca inceleyip, akıl süzgecinden geçirmek bilinçli sosyal medya kullanıcıları olarak her birimizin görevi. Yaşadığımız dönemde günlük hayatımızı oldukça etkileyen bilgi kirliliği sebebiyle istemeden de olsa iptal kültürünün bir parçası olabiliriz. Bu sebeple her şeyden önce hepimizin doğru bilginin peşinde olması, araştırması ve sakin olup bu amansız akımın oyuncağı olmaması gerekmektedir.