Hangi kanaldan olursa olsun satın aldığınız medyanın ücreti neredeyse aynı ise, cevap markaların nasıl çarpan etkisi yaratacağında gizlidir. Peki pazarlama iletişiminde çarpan etkisi nasıl yaratılır? Gelin bu sorunun cevabına birlikte bakalım.
Aslen ekonomi terimi olan “çarpan etkisi” yapılacak her ekstra yatırımın milli gelire etkisini anlatır. Pazarlama iletişiminde yeni bir kavram olan “çarpan etkisi” ise biraz daha farklı. Bir çok pazarlama iletişimi uzmanı hayatı boyunca “biz bunu yapıyoruz ama nasıl güçlü bir etki alabiliriz ” sorusu ile karşılaşmıştır. Ben de profesyonel hayatım boyunca bu sorunun çok çeşitli biçimleriyle karşılaştım. Aynı bütçelerle -hatta sizden daha az bütçeyle, hareket eden rakibiniz sizden daha güçlü etki yaratıyorsa, bilin ki o “çarpan etkisini” kullanmıştır. Dolayısıyla sizin ve rakibinizin bütçesel olarak kavga etmeniz değil, az bütçe ile büyük etki yaratmanın peşinde olmaktır “çarpan etkisi”.
Peki sizin şirketiniz çarpan etkisi yaratmaya hazır mı? 3 açıdan hazır olup olmadığınızı ölçelim.
1- Oyun planınız ne?
Kural basit: pazarlama oyun kurmaktır ve sahaya hangi hedeflerle, hangi oyuncularla çıkacak nasıl bir etki yaratacağınızı sayısallaştırmakla başlar. Şirketinizde bu kural uygulanıyor mu? Marketing departmanınıza göz atın. Sohbetlerdeki bağlam nasıl kuruluyor, kaç sayısal veri ile konuşuluyor, hangi ihtimaller, olasılıklar planda gözetildi, ve tekrar hatırlanıyor? Yıllık pazarlama planı, her çeyrekte yeniden değerlendirme yapılması. Ölçme ve değerlendirme olmazsa olmaz.
2- Verimlilik takibi, ölçülebilirlik ne durumda?
Kabul etmek gerek, bu durum biraz da ülkemizin sosyolojik gerçekleriyle ilgili, “günü kurtarmak” diye bir deyimimiz boşuna yok değil mi? Ama pazarlama iletişimi bunun tam tersini söyler. Her girişimci, ekonominin her aktörü bilir ki, bu ülkede “öngörülebilirlik” en zor konulardan biridir. Siz bu zordan yılmayın, öngörülebilir planlar çıkartın, bununla da kalmayın; öngörülebilir planlarınızı ölçülebilir kılın. Unutmayın bu seneki deneyiminizden öğrendikleriniz bir sonraki işinize çok yarayacak.
Kağıt üstündekiler ile gerçek hayat birbirine uymadı mı? Alın size herkesin ortak bir derdi daha. Sizin diğerlerinden farkınız ise neyin uymadığı iyi biliyor olmanız olacak.
3- Kaldıraç aracınz/hareketiniz ne?
Proje, fikir, paylaşım…. Hangi yolu seçeceksiniz seçin, ister ilgi çekici ana mesajınızı bir proje ile destekleyin, isterseniz paydaşlarınızı katacağınız bir sosyal sorumluluk projesi hayata geçirin. Hiç farketmez. Yeter ki, hedef kitlenizin sempati geliştirebileceği, gerçek bir ihtiyaca değen bir hareketi yaratın. Bu hareketi hedef kitleniniz ile paylaşın ve onların katılım yolunu açık tutun.
Burada kilit kelime “etkileşim”. Bugün pazarlama iletişimi dünyasında en önemli kelime hiç kuşkusuz. Etkileşim harekete geçirme ile neredeyse aynı anlamda kullanıyor. Tüketici sizin için harekete geçiyorsa “etkileşim” yaratmaya başlamışsınız demektir. Kaldıraç için kullanacağınız söylem – hareket sadece etkileşim yaratmakla kalmaz, etkileşimi cevresine yayar, güçlü bir word of mouth yaratır. Bununla sınırlı kalmaz. Tüketici harekete geçmek istiyor mu sorumuz budur.
4- Kolay olmak zorunluluk!
Tüketicilerin içinde yaşadığımız çağa dair yaşadığı en önemli durumların karmaşa, yoğunluk, ve algı dağınıklığı olduğunu sık sık burada konuşuyoruz. Dolayısıyla ne yapıyor olursak olalım, bu iletişimin pozitif, yönlendirici ve kolay olması ise en önemlisi.
Pazarlama iletişiminizin çarpan etkili olması dileklerimizle bir sonraki yazıda görüşmek üzere…