Markaların ve pazarlamacıların stratejilerini belirlemede yıllarca odak noktası olan Y kuşağı yerini bir sonraki jenerasyona yavaş yavaş bırakmaya başladı. Alım gücü ve etkisi gitgide artan Z kuşağı pazarlamacıların yeni odak noktası haline geldi.
1997 ve 2012 yılları arasında doğanlar Z jenerasyonu olarak kabul ediliyor ve lüks sektörünün geleceği olarak görülüyorlar. Bain & Company’nin yayınladığı bir rapora göre; şu anda tüketicilerin %40’ını temsil etmekte olan bu grup, 2035 yılı itibariyle lüks tüketiminin %40’ını gerçekleştiriyor olacaklar. Bunun bilincinde olan lüks markaları, son yıllarda pek çok alandaki stratejilerini bu jenerasyonu kazanmak için uyguladılar. Z kuşağı gençleri, Koronavirüs döneminde oluşan belirsizliklerden en çok etkilenen kesimlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Hayatlarında sadece bir kere yaşayabilecekleri mezuniyet, balo, ilk iş ve staj gibi özel davet ve imkanların dijital ortamlara taşınmış olması sebebiyle kariyer belirsizliklerine bağlı korku ve endişe yaşıyorlar. 2020 senesinde kendini kişisel gelişime odaklayan gençler bu dönemi hayatları boyunca kayıp yıl olarak adlandıracaklar.
Kantar’ın yaptığı araştırmaya katılan Z Jenerasyonu katılımcıların %49’u evlerine giren gelirin şimdiden azalmış olduğunu söylerken %26’sı ise bu etkilerin gelecekte de devam edeceğine inanıyor. McKinsey&Co tarafından yapılan bir ankete göre ise %20 -30 ‘u kriz bittiği takdirde bile harcamalarını azaltacaklarını ifade ediyor. Finansal etkilerin yanı sıra, bu salgın Z jenerasyonunun kişiliklerini, düşünce yapılarını ve bir anlamda hayata bakışlarını şekillendirmeleri gereken bu yıllara büyük bir darbe vurdu. Peki, bu durum lüks sektörü için ne anlama geliyor?
Bu jenerasyonun harcamaları özellikle kısa vadede azalacak olsa da sektör için önemi azalmıyor. Öyle ki, Bain & Company’den tarafından yayınlanan bir rapora göre, orta vadede büyüme Çinli orta sınıf ile Y ve Z jenerasyonunun lüks harcamaları ile sağlanacak. Bu jenerasyon ile ilgili yaşanacak en önemli değişiklik ise tüketim miktarlarından ziyade tüketim tercihleri hususunda olacak. Hayatlarında ilk kez bu seviyede küresel bir kriz ile karşı karşıya kalan bu jenerasyon, şu ana kadar sorgulamadıkları pek çok şeyin yok olma ihtimali olduğunu belki de ilk kez fark etti. Bu farkındalık ile öncelikleri de değişti. Çin’de hayatın normale dönmesiyle rekor seviyede satın alma haberleri gelmiş olsa da ilk andaki adrenalinin geçmesiyle bu jenerasyonda gerçeklerle yüzleşti. The Real Real ve Vestiaire Collective gibi ikinci el sitelerinden gelen rakamlara göre ikinci el satışları dikkat çekici biçimde artarken, bu sitelerde ürün satanların sayısı ise alanlardan daha hızlı artıyor. Çin Hükümeti tarafından yaptırılan araştırmaya göre, bu pazarın Çin’de bu sene 141 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Z jenerasyonunun dönüşüm ekonomisine verdiği önemin arkasında ekonomik olduğu kadar etik sebepler de yatıyor. Sürdürülebilirliğe büyük önem veren bu jenerasyon, markaların üretim biçimlerinden çalışanlarına verdikleri değere kadar pek çok konuyu bu gözle değerlendiriyor. Hatta bu jenerasyonun %75’i, markaların bu dönemde topluma ve çalışanlarına fayda sağlamaları gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden, Z jenerasyonu tüketicilerine hitap etmek isteyen markaların satış yapmaya çalışmak yerine, bu tüketicileri dahil edebilecekleri, belirli etik prensiplere dayalı bir topluluk yaratmak için uğraşmaları gerekiyor.
GlobalWebIndex’e göre Z jenerasyonu, Covid-19 döneminde satın alma ertelemelerinin en fazla görüleceği jenerasyon olarak öne çıkıyor. Bu nedenden ötürü; bu dönemde satışları arttırmak üzerine yoğunlaşmaktansa müşteri memnuniyeti ve marka sadakâti üzerine çalışmalar yapılmasının daha önemli olduğu ve toplum yararına gerçekleştirilen desteklerin ön plana çıkarılması Z kuşağının gözünde marka algısını pozitif etkileyecek. Mart ayında yapılan ilk DoSomething anket sonuçlarına göre Z jenerasyonunun %75’i çalışan ve müşteri güvenliğinin sağlanmasını isterken, %73’ü çalışanlarını finansal olarak desteklemelerini ve güvence altına almalarını önemsiyor.
Gençler markalara ve firmalara olan bakışlarını bu dönemde çalışanlarına karşı gösterdikleri sorumlulukları nasıl yerine getirdiklerine göre belirliyor. Dolayısıyla bu dönemden fırsat çıkarmaya çalışan marka ve firmaların büyük bir kitle olan Z jenerasyonunu kaybedebileceği öngörülüyor.
Bakalım bizi neler bekliyor…