Sosyal Medya Günü Kutlu Olsun
Son on yıl, sosyal medyanın Dünya çapında günlük 3,2 milyardan fazla insanın aktif olduğu, çok yönlü topluluklara dönüştüğüne şahit oldu. Y kuşağının %90’ından fazlası düzenli olarak bu platformlardan en az birini kullanıyor ve %85’inden fazlası yeni ürünleri sosyal medya aracılığıyla öğreniyor. Pazarlamacıların yaklaşık dörtte üçü sosyal medyanın işlerinin etkili bir parçası olduğunu biliyor.
Bu on yılı kapattığımızdan, sosyal medyanın öngörülebilir gelecek için hayatımızda giderek artan bir rol oynayacağına şüphe yok.
Peki sosyal medya, içinden hala geçmekte olduğumuz Pandemi sürecinde ne gibi dönüşümler yasadı dersek;
Hepimizin bildiği gibi, Koronavirüs (COVID-19) endüstrileri kesintiye uğrattı, okulları kapattı ve insanları sosyal mesafelere mecbur kıldı. Sosyal mesafe bizi gittikçe daha izole hale getirdiğinden, bağlantı kavramı yeni bir anlam kazanmaya başladı ve sosyal medyanın rolü daha da kritik hale geldi.
Şu anki küresel kriz anında da en fazla konuşmanın yapıldığı yer elbette ki sosyal medya. İnsanlar bu eşi görülmemiş durumla ilgili deneyimlerini, bilgilerini ve duygularını paylaşmak için sosyalleşmeye devam ediyor. Twitter‘a göre, COVID-19 ile ilgili tweetler her 45 milisaniyede bir paylaşılıyor ve #coronavirus 2020’nin en çok kullanılan ikinci hashtag’i.
İnsanlar bu belirsizlik döneminde iletişim kurmak, başkalarına yardım etmek ve anlamlı ilişkiler kurmak için sosyal medyayı kullandılar.
Büyük araştırmalar sonucu raporlanan dijital hareketler de insanların %91’inin sosyal medyanın insanları bağlama gücüne inandığını ve tüketicilerin %78’inin markaların sosyal medyalarının “insanların birbirleriyle bağlantı kurmalarına yardımcı olmak için kullanmasını” istediğini gösteriyor.
Koronavirüs ile mücadele sürecinde beslenme, temizlik ve iş alışkanlıklarımızla birlikte, sosyal medyada, dijital dünyada takip ettiğimiz, kendimize örnek aldığımız rol modellerimiz de değişti. Özellikle, paylaştıkları içeriklerde şaşalı hayatlarını göz önüne serip bunaldıklarını söyleyen ve gösterişli hayatlarını yaşarken “olumlu düşünün, şunu yapın, bunu yapmayın” diyen ünlüler, takipçilerinin gözünde antipatikleşti.
Pandemi sürecinin kahramanları olan sağlık çalışanları ise sosyal medyada yeni rol modelin profilini oluşturmaya başladı. Hatta ünlülerin kapaklarını süslediği TIME, Grazzia, Glamour gibi popüler dergilerin kapaklarında dizi, film yıldızları yerine sağlık çalışanları yer almaya başladı. Influencer kategorisinde ise alıştığımız influencer’lar dışında sağlık çalışanı influencer’lar göz önünde olmaya başladı. Markaların iletişim çalışmalarında sağlık çalışanlarına yer vermeye başlaması da yeni rol modelin yükselişine ön ayak oldu.
Peki değişen rol model profiline baktığımızda, pazarlama stratejilerinde influencer ve ünlü kullanımını nasıl yorumlamalıyız? Kriz zamanlarında motivasyonumuzu ün, şaşalı hayat yerine günlük alışılagelmiş olaylar ve topluma faydalı davranışları olan insanlardan alırız. Pandemi sürecinde de rol modellerimizden daha gerçekçi ve samimi olmaları konusunda bir beklentiye girdik haliyle. Bu süreçte neyin gerçek neyin sahte olduğunu net bir şekilde gözlemleme şansını bulduk. İletişim çalışmalarının stratejileri ve reklamların içeriği artık çok daha önemli hale geldi.
Yeni normalimizi konuştuğumuz ve deneyimlediğimiz şu günlerde bir gerçek var ki samimi ve gerçekçi olmayan markaların pazarın dışında kalacağı ortada. Özellikle de sosyal medyada…
Ünlü ve influencer pazarlaması elbette sona ermeyecek ama bu süreçte ve sonrasında artık büyüleyici dünyaları yerine daha gerçekçi yaklaşımlar ve öneriler sunan ünlülerin ve influencer’ların daha popüler olduğunu göreceğiz.
Yeni dönemde hiç değişmeyecek şeyler belli oldu, ama bir yandan da çok fazla şey değişti. Birlikte yaşayıp yeni normalimizi tecrübe edeceğiz.
Herkese bol şans