2018’in son çeyreğinde Türkiye’de Facebook’un yüzde 2,3 küçülmesi bilindik bir soruyu tekrar akıllara getirdi: Facebook ölüyor mu?
Günümüzde dünyanın güvenlik – özgürlük sarkaçında hareket ettiğini söyleyebiliriz. Bir yandan dünya her gün yeni problemlerle yüzleşiyor; uluslar içine kapanıyor, güvenliğimizden endişe duyuyoruz. Bir yandan da özgürlüğümüze kimse karışmasın istiyoruz, kendimizi olduğumuz gibi savunmaya çok hazırız. İşte sosyal medyanın varlığı da tam olarak bu sarkaçtan etkileniyor.
Cambridge Analitica Skandalı da tam bu sarkacın ortasına bomba gibi düştü. Skandal, Türkiye’de etkileri pek hissedilmese de, sarkaçın güvenlik tarafına geçişindeki kırılma noktalarından biri olarak görev aldı. Sosyal medya kullanıcıları, Facebook’un kendileri hakkında ne kadar çok şey bildiğini ve bu bilgilerin kimler tarafından kullanılacağını öğrendiğinde şok yaşadı.
Peki, bu durum Facebook’u nasıl etkiledi?
Birkaç data üzerinden bakalım. Öncelikle Facebook’un halihazırda Google ve Youtube’dan sonra, dünyanın en çok ziyaret edilen üçüncü sitesi olduğunu söyleyelim.
Yıllardır bu sıralamada, bazen aralarında yer değiştirseler de, ilk üç marka hep sabit kalıyor. İkincisi yıllar içerisinde Facebook’un büyüme hızı hep yukarıyı gösteriyor. We Are Social tarafından hazırlanan “Digital 2019: Global Internet Use Accelarates” raporundan alınan (aşağıdaki) dataya göre; Facebook her yıl yüzde 10’un üstünde büyürken 2019’da yüzde 10’un altında büyümede kalıyor.
Mark Zuckerberg’de 2018 yılında New York Times gazetesine verdiği röportajında bu skandalın kendilerin, etkilemediğini söylüyor. 🙂
Peki şimdi ne olacak?
Öncelikle, data güvenliği konusunun uzun süre daha gündemimizde olacağını söyleyelim. Tavşan şapkadan çıktı, bununla birlikte söylenmesi gereken; henüz kullanıcıların bilinçlenme sürecinin tamamlanmadığı.
Bir diğer eğilim, aktif görünen pasif hesaplar. Yani sosyal ağdaki etkileşimi azaltıyoruz. Bu yüzden Facebook bağ kurmanın alternatif yollarını arıyor: gruplar, canlı yayınlar ve etkinlikler, kullanıcıyı tutmak üzere güçlendiriliyor.
Bu etkinliği azaltmanın bir diğer yolu da kişinin kendine bir sosyal ağ seçmesi ve orayı takip etmesi. Instagram’ın yükselişine biraz da bunun katkı sağladığını söylemek gerekir. Dolayısıyla sosyal ağların da dikeyleri önem kazanmaya devam edecek. Bu dikey sosyal ağlar neler olacak, nasıllar o da bir başka yazımızın konusu.
Sosyal ağlar da kurulacak ve yıkılacak
Hep söylediğimiz gibi; sosyal ağlar yaşayan organizmalar ve bir ömürleri var. Bazıları hemen parlayacak çabuk yok alacak, bazıları üstüne kuruldukları teknoloji eskidiğinde bitecek. Bazıları ise hedef kitlelerinin ihtiyaçlarına karşılık vermediğinde azalarak son bulacak.